Bir gün bir anne, yanına oğlunu alarak Gandhi’yi ziyarete gitmiş. Annenin amacı, dünyanın en büyük liderlerinden biri olan Gandhi’den yardım istemekmiş. Oğlu şekere bağımlıymış ve şekere olan bu tutkusunu bırakabilmesi için Gandhi’nin yardımını istiyormuş.
“Gandhi, oğlum çok fazla şeker tüketiyor. Lütfen bunun sağlığı açısından çok sakıncalı olduğunu söyler misiniz?“
Gandhi, sabırlıca annenin bu yakarışını dinledikten sonra, oğluna akıl vermeyi reddetmiş ve iki hafta sonra geri gelmelerini söylemiş. Anne, oldukça hayal kırıklığına uğramış şekilde Gandhi’nin yanından ayrılmış. İki hafta sonra, geri gelmişler. Gandhi, oğlanı bir kenara çekmiş ve bu kadar fazla şeker yemeyi bırakmasının en doğrusu olduğunu söylemiş. Oğlan, şekeri bırakmak için elinden geleni yapacağı cevabını vermiş. Ardından, anne Gandhi’yi bir kenara çekip, merakla, neden bunu iki hafta sonra yaptığını sormuş.
Gandhi gülümsemiş ve “İki hafta önce, ben de bir şeker bağımlısıydım. Şekeri bıraktığımda neler olduğunu görmem için vakte ihtiyacım vardı.” cevabını vermiş.
Diyet havasına girmekle de alakalı olabilir ama hiç bir diyeti tam uygulayamadığımı baştan belirteyim. Yine de ekmeği kesip (pizza ve makarnayı minimuma indirebiliyorum, kesemiyorum) onun yerine fındık, fıstık, badem yediğim zaman tatlıyı çok az arıyorum, bunu farkettim. Yeni projem bunu yaşam stili haline getirmek.
Selam herkese. Sadece bir küçük dikkatinizi çekeceğim. Bu hikayenin gerçeği imami azam, neden bir yabancıya mal edilir, neden bizler yabancılara bu kadar değer veriyoruz? İnsanlık adına kendi gerçeğimizle övünelim:
İmam-ı Azam’ın bal hikayesi
Adamın birisi İmam-ı Azam’a gelmiş ve demiş ki:
“Benim oğlan çok bal yiyor. Başka da bir şey yemiyor.
Buna da paramızın yetmesi mümkün değil. Siz sevilen sayılan birisiniz. Ona söyleyin de bal yemesin.”
…
İmam-ı Azam biraz düşünür ve: “Şimdi gidin. 40 gün sonra gelin” der onlara.
……
Aradan 40 gün geçer.
Adam gelince İmam-ı Azam çocuğa dönüp sadece: “Oğlum, bal yeme!” der.
….
Çocuğun babası bu duruma sinirlenir ve şöyle der kızarak:
“Sadece 3 kelimelik bir cümle demek için mi bizi 40 gün beklettin?
Bunu o zaman da söyleyebilirdin!”
….
İmam-ı Azam sakinliğini bozmaz. İbret alınması gereken cevabı verir:
“Ben de bal yemeyi çok severim.
O günden beri 40 gün boyunca hiç bal yemedim.
Demek ki bal yememe işi yapılabiliyormuş. Ben bunu kendi nefsimde başardım.
Demek ki çocuk da başarabilir diye düşünerek, ona bir cümlelik bu nasihatı verme hakkını kendimde gördüm.”
Bizler kendimizde olan değerleri bilmeden yabancılara özeniriz. Yukarıda anlatılan kıssanın aslı şöyle:
Çocuğun birisi, bal hastası imiş… Yatar kalkar, gezer dolaşır, bal istermiş hep… Ana-baba, çocuklarının bu bal tutkusu nu önleyebilmek için her çareye başvurmuş… Hekimlere gitmişler, tedbirler uygulamışlar, ama nafile!.. Çocuk, bal diye tutturuyormuş. En sonunda, İmam-ı Âzam Ebu Hanife Hazretleri ni tavsiye etmişler…
– Bir de O na gidin!
Gitmişler…
İmam-ı Âzam; çocuğu almış karşısına, dönmüş ana-babasına;
– 40 gün sonra gelin demiş.
Anne-baba bir anlam veremese de, çaresiz geri dönmüş. 40 gün geçtikten sonra ise, tekrar varmışlar İmam-ı Âzam Hazretleri nin huzuruna. İmam-ı Âzam, şöyle bir bakmış çocuğa… Sonra, iki eliyle yanaklarını okşayıp, şöyle demiş çocuğa:
– Bundan sonra bal yeme evlâdım!
O kadar!..
Anne-baba yine şaşkın… Öyle ya, 40 gün boyunca bunun için mi beklediler .. İmam-ı Âzam, bu sözü söylemek için 40 gün niye bekledi .. Bunu düşüne düşüne dönmüşler evlerine. Aaa, o da ne .. Dakka başı bal isteyen çocuk, artık bal-mal istemiyor! Bal hastası çocuk, artık bal sürmüyor ağzına!.. Merak etmişler bunun sebebini… Tekrar gitmişler İmam-ı Âzam Hazretleri nin huzuruna. Sormuşlar;
– Ya İmam, nedir bunun hikmeti
Gülümseyerek cevap vermiş İmam:
– Niye 40 gün bekledim .. Çünkü 40 gün önce, ben de bal yiyordum… Bal yiyen birinin, bir başkasına bal yeme demesinin hiçbir etkisi olmazdı… 40 gün önce bal yemeyi kestim… Önce kendi nefsimde denedim bal yememeyi… Kendim başarınca; sözüm de tesir etti evlâdınıza!