Optimist yayınlarının çıkardığı “Gıdalar Hakkındaki Gerçekler” adlı kitap dün elime ulaştı. Orijinal adı: The Truth about Food. Geçen gün bahsettiğim Yemekler ve Gerçekler belgeselinin her bir bölümüne denk gelen 6 bölümden oluşuyor.
– “Nasıl sağlıklı olunur?”
– “Nasıl ince olunur?”
– “Çocukları nasıl beslemeli?”
– “Nasıl seksi olunur?”
– “En iyi olmak”
– “Nasıl genç ve güzel kalınır?”
Biz bu başlıklı kitap bölümlerini, gazete makalelerini okumaya çok alıştık, özellikle son yıllarda. Sağlıkla ilgili okuduğumuz hemen hemen her yazı benzer şeyleri söylüyor. Ancak bu kitaptaki bilgiler daha farklı sunulmuş. Belki yazarının (Jill Fullerton-Smith) Amerikalı olmasından, belki araştırmayı BBC’nin hazırlatmış olmasından kaynaklanıyor. Artık günde en az iki kere duymaya alıştığımız; “Haftada 3 kere balık yememiz lazım.” veya “Her gün 1 avuç fındık-ceviz-badem tüketmelisiniz.”den çok daha fazlasını içeriyor.
Kitabı okudukça, ilginç gelen bilgileri size de aktaracağım. İşte size porsiyon büyüklükleriyle ilgili verilmiş bir dipnot:
“Porsiyon büyüklüğünün çocukların ne kadar yediği üzerinde etkisi olup olmadığını bulmak için, sekiz çocuğa iki farklı gün yemek verdik. Yemekler aynıydı (soslu spagetti); ancak ikinci günün porsiyonu, birincisinin iki katıydı.
Çocuklara ilk yedirdiğimiz beslenme uzmanı tarafından önerilen miktarda yemekti. Hepsi bitirdi ve doyduklarını söylediler. Şaşırtıcı bir şekilde iki kat fazla yemek verdiğimizde, çoğu çocuk yemeğini gene bitirdi. Yani toplamda %73 daha fazla yiyecek tüketildi.”
Bu örnek sayesinde, porsiyon kontrolünün önemi açık bir şekilde ortaya çıkıyor. Önümüze ne kadar büyük porsiyon konulursa, biz onu bitirmek için o kadar kendimizi zorluyoruz ve gerekenden fazla yiyoruz. Sanırım ilk yapmamız gereken, daha ufak tabakları olna bir yemek takımı almak.
bizde pozisyon buyuklukleri cok onemlidir. misal az corba, bi bucuk pide, duble iskender, 3 ceyrek kofte gibi. demekki neymis, buyukluk onemliymis :)
Yine de bizim duble iskenderimiz veya duble pidemiz bile, Teksas’ta normal bir restorandaki bir porsiyon yemekten hem daha az, hem de daha az kalorilidir herhalde:) Amerika’da yaşayanlar yorum yapsınlr lütfen…
GIA’ya katiliyorum. Dun yemege gittim, ismarladigimi restoranda yedim, bugun ogle yemeginde yedim, aksama da kaldi…Istahli biriyimdir..Sorun bende degil porsiyonun buyuklugunde:)…
Yalnız Amerikan porsyonları çok büyük de, Fransızların veya İngilizlerin şu komik, kuş yiyeceği gibi porsiyonları hakkında ne düşünüyorsunuz? Yani, 3 çatal alırım ama lezzet önemlidir diyenlerden misiniz? Yoksa lezzet olsun ama biraz da midem dolsun diyenlerden mi?
Kesinlikle midem de dolsun isterim…
Ben de. Yani en azından gözüm doysun isterim. O tarz yemekler bana komik geliyor.
Fransız karikatürist Plantu, İstanbul’a geldiğinde aynı yemekte bulunmuştuk. Yemeklerden sadece bir veya iki çatal almıştı. Önemli olan yemeğin tadını almak, mideyi doldurmak değil demişti. Hep öyle yaparmış.
Keşke öyle biri olabilseydim ben de:)
Pizza dilimini bas asagi tutup yagini akittiktan sonra ustune 3 tane pecete bastirma uygulamasini ve “domuz kaburgasi” isteyen birine bir buyuk domuzun gogus kafesinin yarisinin geldigini Amerika’da gordum ilk kez :) Iki kisi ellerindeki yarim kafesleri birlestirince domuzcuk tamamlaniyor nerdeyse (bogk!). Bu durumda kesinlikle fransiz porsiyonu diyorum! Oyle olabilirdim eger Nutella icat edilmemis olsaydi :)
Ama düşünsene, 2 kaşık kuru fasülye ve 1 çatal pilav alıp masadan kalkıyorsun. Olur mu hiç?:)
Bir oturusuta bir kuzuyu tek basimiza devirmeliyiz bence.