Öğle (13.00): Çoban salata. Salatanın şahı bu bence + 2 mandalina
– 1 dev domates
– 3 salatalık
– 1 soğan
– 1 sarı biber
– 3-4 iri salatalık turşusu
– Zeytinyağı, limon, tuz
Kullandığım tarifte kenevir tohumu yağı var. Ben onun yerine kendisini ve bir avokado kattım. Avokadoyu çok anlamsız bulurum normalde, hiç sevmem. Ama kıvam vermek için müthiş. Onu katar katmaz su gibi olan karışım muhallebi kıvamına geldi. Havuçları batırıp batırıp yedik, akşam yemeği olarak gayet doyurucuydu.
Değerlendirmeler ve Sonuçlar:
– Yaratıcı tarifler ve sıcak yemekler icin dehydrator ve güçlü pahalı bir blender gerek. Turta, kek, burger, çorba…
– Filizlenmiş baklagillerin toprak kokulu acı tadına alışmak gerek. Damak tadı değişiyordur belki zamanla.
– Internette çok tarif var, ama araç gereçsiz tarif az. Bu sebeple Philip McCluskey’nin kitabını aldım.
– Birçok “superfood” var tariflerde. Türkiye’de bulmak kolay olmayabilir. Ancak hepsinin alternatifleri bulunabilir.
+++ Açlık diye bir hissim kalmadı. Zaten sınırlama yok, çiğ olması koşuluyla herşeyi yiyebilirim. Ama ona bile ihtiyaç duymuyorum. Mide kazınmasi hissim birinci günden beri yok (midem nadir kazınır, ama kazındı mı ofis arkadaşlarımı bile yiyebilirim!). Çoğunlukla yemek yeme sebebim yanımda lezzetli güzel bir şeyler olması ve kafamı bir şekilde bu işe vermem.
+++ Çok enerjiğim. Akşamüstü gözlerim düşmüyor uykudan. Bir bakiyorum saat 4.30 olmuş. Eskiden 2’de eyvah eyvah derdim.
+++ Bugün tartıldım. Bu hiç aç kalmadığım, hatta bol bol tatlı bile tükettiğim haftada 2.7 kg vermişim. Benim BMI değerim genelde 19.5-20.4 gibi bir aralıkta. Daha yüksek olan biri, çok daha fazla kilo verebilir eminim. Nitekim, eşimin BMI değeri 24.8-25.4 arası, o 4 kilo vermiş.
.
~ Türkiye’de meyve sebze burdan çooooooooooook daha ucuz, ama organikleri bilemem.
~ Baş ağrısı. Migrenim hiç tutmadı bu hafta, ama migrenim daha çok hava değişimlerinde, lodos, vb. tutuyor. Hava zaten buz gibi, migrenlik durum olmadı. Gösterge olamaz. Cluster’im beslenmeden tamamen bağımsız bir biçimde hergün kök söktürdü. Ancak yine de bir gösterge olamaz çünkü aldığım hormonal ilaçlar bir süre birikmenin peşinden korkunç cluster ağrısı yapıyorlar.
Tamamen olmasa bile çiğ beslenme en az %75 oranında olmalı. Oran illa ki %100 yapılabilir, ama o zaman davetler filan zorlaşır.
l
Ben ekmeği hayatımdan çıkardım %50 çiğ besleniyorum. Ekmek yerine tükettiğim tek şey sabahları badem sütüyle yulaf kepeği ya da yulaf ezmesi karışımı oluyor. Bu yanlış mı sence? Çiğ beslenmeye girmez mi yulaf?
Piyasada satılan yulaf ezmeleri, çiğ kategorisine maalesef girmiyor. Tam zamanında sordunuz bu soruyu. Ben de bu hafta çiğ yulaf bulmak için çalışıyordum ve sanırım bir yerden bulacağım.
Çiğ yemek istiyorsanız, buna uygun iki yulaf türü var:
1. İngilizce’de steel cut denen, gerçek yulaf tanesinin birka parçaya kırılması ile hazırlanan bir yulaf türü. Internet’te steel vut oat diye arayıp resimlerini görebilirsiniz. Bulgur büyüklüğünde taneler oluyor. Bu, piyasadaki yulaf ezmelerinden çok daha sert haliyle. Sabah yemek için akşamdan badem sütüne koymanız gerekiyor ki yumuşasın.
2. İngilizce’de oat groat denen, yulaf tanesinin asıl hali, hiç işlenmemiş, ezilmemiş, kesilmemiş. Ben sanırım ondan buldum, henüz elime geçmese de. Siz de aktarınıza sorabilirsiniz, hiç işlenmemiş yulaf nasıl bulabiliriz diye. Bunlar tahminimce, katır kutur şeyler. O yüzden de bir gece önceden süte koymamız gerekebilir.
Daha fazla bilgi edindiğimde paylaşacağım.
Paylaşımların çok yararlı. Kesinlikle devam et. Bu şekilde bilinçleneceğiz. Kesinlikle haklısın çok az paylaşım var bu konuda. Şu sipariş ettiğin kitaptaki tariflerin devamlarını ve sekizinci gününü sabırsızlıkla bekliyorum.
Şu an 30 günlük çiğ/canlı besin diyetimin 3. günündeyim. Bu sefer 30 günü devirmeyi planlıyorum…
Merhaba,
Ben Türkçe konuşan yok gibi ben bu çevirmek google kullanıyorum. Ama blogunuzun bir çeviri okudum ve çiğ gıda diyet çok zor olmak zorunda olmadığını söylemek istedim. Ya, yağ ve çok yüksek değil. Çok zor ve zaman alıcı oldu çünkü iki yıl önce çiğ gıda diyet durdu. Ama benim hatam ben çiğ gıda diyet tek tip olduğunu kabul oldu. Ben Dr.Doug Graham 80/10/10 diyet diye bir kitap keşfetti. Bu temelde bir yüksek karbonhidrat, çiğ gıda için düşük yağ, düşük proteinli bir yaklaşımdır. Bu kadar kolay! Sadece meyve ve sebzeler pick up ve yemek! Smoothies çok büyüktür! Daha karmaşık ham kek veya susuz yemek tarifleri yok. Bunu daha önce hiç düşünmemiştim neden bilmiyorum. Ama gerçekten bana yardımcı oldu, çünkü söylemek istedim! Düşük yağlı gerçekten İŞLERİ! Standart çiğ gıda diyet çok fazla yağ var. Bu kilo / ağırlık korumak için bir süre sonra yorgun ve sert yapabilirsiniz.
İyi şanslar! Ben sizden duymak istiyoruz!
Mısır’dan gelen bir Amerikalı arkadaşım.
Merhaba,
Ben daha önce Dukan diyeti ile 15 kilo verdim. Ancak eski bir vejeteryan olarak öylesine yam yam hissetmeye başladım ki artık et görmeye dayanamıyorum midem bulanıyor. Kilomu korumak, ömür boyu daha genç ve dinç kalmak adına ve kolon kanseri gibi risklerden uzaklaşmak için Raw Food beslenme şeklini benimsedim şimdi. Geçenlerde Ajda Pekkan da bu diyeti uyguladığından bahsetti ve evinde yemek kokusu olmasın ve canı çekmesin diye de hizmetlilere bile yemek pişirtilmiyormuş. Heryere kuru meyvelerini ve gerekirse paketlenmiş sebzelerini yanında taşıyormuş ki kulislerde vs. restoranlarda bile kaçamak yapmamak için. Bu aynı zamanda bir sağlık beslenmesi. Nitekim izlediğim “FOOD MATTERS” “Besinler fark yaratır” isimli belgeselde pişmiş besinlerin vücutta bir düşman gibi algılandığı ve beyaz hücrelerimizin bunları yok etmek için savaşırken birçok zehir, toksik atık ürettiğini belirtiyordu uzmanlar. Yani pişmiş besinlerde vitaminler yok olurken ayrıca vücuda girdiklerinde fayda yerine zararları var. Şu anda çimlendirme veya dehidrasyon yapamıyorum ama önümde sebze meyvem hep yıkanmış duruyor, sebze ve meyve sularıma keten tohumu, vb. çiğ besin ve tohumları ekleyerek karışımlar yapıyorum. Çiğ beslenmenin önemli diğer noktası da SICAK YİYECEK veya SICAK İÇECEKLE çiğ yenilenleri birleştirmemek bu başlangıç aşamasındakilerin en dikkat etmesi gereken konu çünkü bu şekilde yerseniz pişme olayı midede oluyor ki pişme istemediğimiz birşey. Örneğin çiğ yediniz sebzenizi meyvenizi ama üzerine bir sıcak çay-kahve-süt herneyse içtiniz orada olay bitiyor. Nasılsa yiyeceklerim çiğdi değil çünkü olay. Yiyeceklerinizin vitamin ve enzimlerinin ölmemesi için yiyeceğinizi hiçbir şekilde sıcakla karşılaştırmamanız gerekiyor. Ben hayatımdan şu an için sıcak çay ve kahveyi de çıkardım biraz detoks yapıyorum. Çayı kahveyi illaki içecekseniz onu da soğuk içmeniz gerek hemen yediğinizin üzerine içecekseniz. Eğer illaki sıcak içerim yoksa birşeye benzemiyor diyenlerdenseniz önce midenizin boşalmasını beklemeniz şart.
Geçenlerde bir ortama girdik ve heryerde sıcak lahmacunlar, pideler ortama uymamız da lazım. Ben salatalarla sürdürdüm herşeyi ve bir tane de lahmacun yemek istedim ne yalan söyleyeyim onu direkt et kategorisine sokmuyorum nedense :))) Neyse onun da SOĞUMASINI BEKLEDİM. Soğuduktan sonra bol yeşil maydanoz yeşillik, limon artık yeşil ne varsa, bu arada çiğ köfte de güzel bir alternatifti çiğ olması nedeniyle tabiii hayvansal olmalarını saymıyorum burada çünkü sosyalleşilen bir ortam olduğundan :))) Zaten direkt et görmeye dayanamıyorum artık o hale geldim Dukan’dan sonra…
Benim diyette 8. günüm ve uyku halim var, evet bir rahatlama duygusu var ama aynı zamanda uyku hali geliyor. Bu biraz da kahve – çay bağımlılığımı bırakmaktan sanırım. Çayı sadece soğutulmuş yeşil veya beyaz çay şeklinde tüketiyorum o da yetmiyor o uykulu hali atmaya. Ama okuduğum kadarıyla normalmiş bu haller. Cihangir Yoga’nın hocalarından biris çiğ beslenme deneyimlerinde yazıyordu bu hali. Bu uyku hali ağır yemek sonrası gelen uyku hali gibi değil, genel bir enerji farklılığından kaynaklandığını düşünüyorum.
Güne 1 lt. su içerek başlıyorum. Bu arada ben süt ve süt ürünlerini bırakmadım, yumurtayı da çünkü hamileyim bir eksiklik olmasını istemiyorum, ama bunların da hepsini soğuk tüketiyorum, eşim et istiyor diye et yapıyorum ona da soğuk tüket en azından diyorum ve yanına bol yeşillik oranlıyorum oranlamada yeşillik çok, et az. Bu bizim geçiş dönemimiz, işin özünde hiç hayvansal gıda almamak olduğunu hatta bal bile tüketmemek gerektiğini biliyorum. Ancak alışkanlıkların yenilmesi zaman alıyor ve hayvansal ürün miktarımın içinde ET YOK ve olan hayvansal ürünler süt-yoğurt vb. çok az. Ben kendimce uyguluyorum.
Evet bir arkadaş yazmış ilkbahar ve yaz döneminde uygulamak daha doğru başlangıç için, çünkü kışın sıcak birşeyler çekiyor insanın canı çay-çorba. Alışınca onları da aramıyorsunuz zaten.
Ben çiğ beslenmeden memnunum ve vücudumda toksik biriktirmek istemediğimden çiğ beslenmeye geçtim ve özümdeki yogacı düşünce tarzımdan dolayı.
Kuruyemişlerin de mümkünse işlenmemişini yemek lazım, tuzlu ve kavrulmuşlar eh işte diğer seçenekleri bulamazsanız. Biz işlenmemiş Kaju’ya bayıldık şu aralar ve hafif şekerli bir tadı da var aynı zamanda tatlı gibi yeniyor. Kaju’nun ve diğer birçok kuruyemişin bu işlenmemiş halleri depresyon kaynaklı hastalıklara bile iyi geliyormuş, diğer faydaları da cabası.
Ben doğruya doğru kendi uygulama çalışmalarımı yazdım. GIA’yı da takip ediyorum ve tarzını beğeniyorum. Teşekkürler GIA…
Dukan üzerine çiğ beslenme!!! Bir köşeden taaa öbür köşeye..:) Şaşırdım…
Sonra da hamile olduğunu okuyunca şaşırdım…
Hamilelikte çiğ beslenme zor kabullenilebilecek birşey, özellikle çevredeki bu derece fazla mahalle baskısıyla. Nedense kimse gofret yerken, onun bebeğe vereceği zararlar konusunda nutuk atmıyor; ama köfte yemiyorum dendiğinde başlıyorlar nutuklara. Uzun zamandır %100 çiğ beslenen, çiğ beslenmeyi meşhur eden İngiliz kız geçen sene topaç gibi bir çocuk doğurdu.
Senin yaptığın zaten tam da çiğ beslenme sayılmaz, süt-peynir içerdiğinden. Çay kahve zaten hamilelikte uzaklaşılması gereken şeylerden; o da doğru karar. Bitki çaylarını da günde 3 taneden fazla içme derim, yeşil çaya, adaçayına özellikle dikkat et. Hamilelikte içilmemesi gereken çayları biliyorsundur.
Lahmacunun benim hayatımdaki yeri ve saygınlığı da büyük. Benim için en lezzetli fast food. İyi bir yerde yeniyorsa, fast food da sayılmaz zaten.
Gelişmeleri yazarsan Berna, çok memnun olurum.
Özellikle hamile olduğun için, daha da dikkatli takip etmek isterim.
Ama lütfen, sen yine de doktoruna danış her konuyu, hamilelik hassas bir dönem.
GIA merhaba,
Yukarıda da açıkladığım gibi o % 100 dönüşün sebebi protein esaslı beslenirken artık etten midemin bulanmaya başlaması, etin ve proteinlerin negatif yönlerini hep biliyor olmam ama hızlı ve etkili kilo verdiren bir diyet olmasından dolayı Dukan diyeti yapmamdan kaynaklanıyordu. Protein diyetleri mutlak surette kilo verdiriyorlar ama toksin birikmesi ve kanser riskleri ayrıca benim hayvansever eski bir vejeteryan olmam hepsi etkiledi çiğ besinlere geçmemi. Yani hem duygusal ve ruhani boyutu var hem de diğer sebepler….Denize düşen yılana sarılır hesabı insan kilolu iken en çabuk yöntemlerden medet umuyor sanırım her kadın gibi bilirsin o duyguyu…
Bunun dışında hamilelikte çiğ beslenmenin çok daha doğru olduğunu düşünüyorum ve bu benim kararım doktorlar ezberleriyle konuşurlar hep. Hamileliği sonlandırabilecek düşük riski olan sebzeler örneğin “Maydanoz” gibi sebzeleri biliyorum. Yeşil çayın ise zarar değil bebeğe de fayda sağladığını düşünüyorum, günlük miktarını su gibi değil de 2 fincan gibi belirledim.
Çiğ besinlerde senin de yazdığın gibi parazit olabilme riski nedeniyle ben de sirkeli suda yıkıyorum bekletiyorum. Zira parazit de düşük sebebi.
Açıkçası hayvanların canlarına kıyılmadan üretilen proteinlere örneğin peynir-süt-yoğurt-yumurta vb. hiç karşı değilim. Zira geçmişte 6 senelik bir vejeteryanlık dönemim olmuştu Üniversite yıllarında ve o dönem evet çok güzel zayıftım ama kansızdım, baş dönmesi yaşıyordum vb. durumlarım vardı çünkü tam anlamıyla doğru bir vejeteryanlıkta B vitamini vb vitaminlerin eksik kalmaması için neler yapılması gerektiğini bilmiyordum. O günlerden bugüne zaman geçti ve beslenme tarzlarını deneyimledim. Protein ağırlıklı beslenme evet kilo verdiriyor ama kendimi gerçekten bir yam yam gibi hissettirdi, özümde hayvan leşi yemek yok, bünye kilolarca tavu-dana-hindi ve balıktan sonra bir tiksinti yaşadı…:) Şundan birkaç ay öncesine kadar sorsan en büyük Protein diyeti savunucusuydum çünkü etkili bir diyet ama sonuçta ben iğrendim ve negatif yönlerini yaşamasam da hissettim.
Çocuğumu da böyle yetiştireceğim yani hayvanların canını almadan üretilen protein kaynakları ve çiğ beslenme, sıvı beslenme, işlenmemiş kuruyemişlerle beslenme yoluyla. Böylece daha temiz bir Dünyaya da sahip olabileceğimizi düşünüyorum Global anlamda…
Neyse GIA cım fazla uzun oldu ama bakış açımı anlatmak açısından ve neden %100 bir dönüş yaptığımı anlatmak açısından gerekliydi bunları yazmak. Bebek gayet iyi, önemli olan çok yemek ve söylediğin gibi ölü eti yemek değil. Deneyimlerini takip ediyorum, modern bakış açını ve esnek görüşünü seviyorum.
İyi çalışmalar…
Bu arada son izlediğim çiğ ve sıvı beslenme deneyim filmini deyazayım “FAT-SICK AND NEARLY DEAD” isimli film harika anlatıyor neden çiğ-sıvı beslenilmesi gerektiğini. Bu da benim önerim olsun biraz aramak lazım ama legal yayın yapan birkaç yer var oradan izlemenizi öneririm. Gerçi denek olan adam gerçekten şişman ve göbekli pek kadın tarzı değil ve vücut kitle endeksi yüksek. Ama her ne olursa olsun farkları 60 gün içindeki inanılmaz değişimi görünce herkeste en azından günlük beslenmesinin bir kısmını çiğ ve sıvı besine döndürme isteği doğacaktır ve o bile kar kalıyor sağlığımıza…Herkese sağlık dilerim öncelikle…
İzledim izledim.. O kadar çok film izledim ki çiğ beslenme ile ilgili. O dönem her bulduğumu okuyup, izliyordum.
Protein diyetine maalesef çok karşıyım ben. 3 gün denemişliğim de vardır, ama 3 günde bile beni mahfetti, 3-4 ay boyunca sürdürenlere inanamıyorum. Ama ben Dukan-Atkins diyetlerinden bahsediyorum protein diyeti deyince, Karatay değil. Karatay diyetine aklım yatıyor, ama maalesef Canan Karatay’ı dinledikçe, itici geliyor o k.hidrata olan nefretini dinlemek. O da bence nefret etti, 2 senedir haftada 2 kere televizyonda aynı sorulara aynı şekilde cevap vermekten:) Kesin böyle bir durum var….
Çiğ beslenenlere tek önerim: Çiğ besin piramidini öğrenerek, bilinçli şekilde çiğ beslenmeleri. Sırf meyve yemek hiç akıl karı değil. Mutlaka protein-karb oranını dengede tutmak lazım. Çok bol yeşil yapraklı yemek lazım, protein onlarda da var çünkü. Fruitarian (yani sırf meyve ile beslenme) aklıma yatmıyor benim hiç, dolayısıyla da buradan önermiyorum.
Et yemenin etik boyutlarını geçsem bile (o kesimhaneler gözümün önüne geliyor her seferinde), yediğimiz şey hayvan değil ki aslında. Suni bir hayvan, suni bir canlı, insan eliyle yapılmış birşey. Doğanın bir parçası değil ki artık günümüzde. Dolayısıyla da, eti bu kadar vazgeçilmez görenleri anlayamıyorum. Madem demir-protein bu kadar önemli, supplement olarak alalım o vakit. Protein tozları içelim, demir hapları yutalım.
Hamilelikte, ananasın da yenmemesi gerektiğini okumuştum, adaçayının da içilmemesi gerektiğini.
“Esnek görüşlülüğü” bir iltifat olarak alıyorum, çok sevdim:)
Tekrar merhaba:))
Son çiğ beslenme raporumu vereyim dedim ve kesinlikle meyveler hakkında çok haklısın. MEYVE KİLO ALDIRDI BANA :))) Meyveler bende adeta şeker hastalığı belirtisi yaptı zaten hamilelik de etkili ve uzun süredir yemediğimden anında sünger gibi şişmeye başladım. Korktum da… Sebzelerin proteinlere (tercih edilen türü) oranlanması çok önemli ve ben de deneyimlediğim ve 1 haftada 4 kilo aldığım için kesinlikle meyve öneremiyorum kilo vermek isteyenler dikkat etsinler. Ağız kuruması, halsizlik, vücutta ödem gibi birçok etkisini yaşadım, tek yediğim biraz armut biraz çilek, birkaç muzdu oysa….Meyve konusu direkt şekere giriyor çiğ beslenme bile olsa vücut tek karbonhidrat olarak eğer meyveyi algılarsa biriktirmeye geçiyor. Yani ben meyveli sistemde başarılı olamadım, NE GÜZEL MEYVELİ SMOOTHİE YAPIYORDUM MİLKSHAKELER OOOOHHHH :))) AMA KİLO OLARAK GELDİ ANINDA… ve bunun üzerine ben de kendi tercih ettiğim proteinlerin miktarını arttırıp yanına da sebze ekleyip diyeti revize ettim anca verdim o aldığım 4 kiloyu.
Hamileliğin kilo almaya bir gerekçe olmaması da gerek yani alınması gereken bebeğin kilosu ve birkaç ödem kilosu dışında. Kilo almak genelde ödem şeklinde oluyor zaten. Kilo almak yağlanmak şeklinde geliyorsa ki ben bunu meyvelerle hissettim, insanın etinin sıkılığı bile değişiyor yağlanma başladığında, işte o zaman dikkat etmek şart. Tabii senin de söylediğin gibi GIA protein-sebze oranlamasıyla mutlu, sağlıklı rahat bir yaşam sağlamak mümkün.
Proteinler konusunda, hayvanların kesilmesi konusunda aynı şeyler benim de gözümün önüne geliyor, evet biz tabakta bir temiz et parçası olarak görüyoruz ama ardındaki gerçek hala orada.
Bu arada ben kendi bünyemde Karatay diyetini deneyimlemiştim ama kurubaklagiller bende şişkinlik ve ödeme neden oluyordu sürekli, baklagilin etkilerini bünyeden atana kadar balon gibi şişmiş hissediyordum, o rahatsızlığı nedeniyle baklagillere pek yakın bakamıyorum ve bu tamamen kişisel. Daha önce yazdığım gibi ben yoğurt-süt-yumurta ve bazen protein tozlarıyla idare ediyorum :))
Neyse GIA’cım ben de kendimce meyvelerin çok dikkat edilmesi gereken bir alan olduğunu söyleyeyim dedim şu son günlerdeki çiğ beslenme deneyimlerim kapsamında…. Bir de tamamen çiğ beslenme vücut ısısını düşürüyor, Ben de % 60-70’lerdeyim artık. % 100 çiğ beslenme çok zormuş.
Çok çok sevgilerimle…
Takipçin…
Berna…
Size kilo aldiran salt meyve değil, süt ürünleri olmuş bence. Süt ürünleri vücuttaki demiri absorbe ettiginden, vejeteryan beslenme cok tehlikeli demir kayiplarina yol açıyor. Süt ürünleri başlı başına yağ aslinda. Etik açıdan ise hayvanlari esaret altinda tutup, yavrularının ellerinden alınması demek..
Vücudunuz için gereken enzimleri ancak öldürülmemiş ve işlemden geçmemiş besinlerden alabileceğimiz çok mantıklı. Böylece “Çiğ beslenmenin faydaları saymakla bitmez. Mesela benim programıma katılıp, bu şekilde beslenerek diyabet hastalığı tamamen ortadan kalkan kişiler var. Vücut toksinlerden arınıyor. Bu sayede kanser riski ortadan kalkıyor. Taze meyvelerin de dahil olduğu diyet programı kalp krizi riskini yüzde 24 azaltıyor. Ayrıca bu programı uygulayıp, biraz da spor yapan bir kişinin haftada 3-5 kilo birden vermesi mümkün” diyor. Hepinizi çiğ beselnmeye davet ediyorum. İlacınız gıdalar, gıdalarda ilacınız olsun”
Merhaba,
Etik sebeplerden dolayı vejetaryen olup süt ve süt ürünlerine karşı olmadığını belirten biri vardı yukarıda, yorumu kaybettim. Bazı şeyleri açıklığa kavuşturmak istedim.
Et endüstrisinde hayvanlar öldürülürken yaklaşık 3 dakikaya varan acılar çekerler. Bir çoğumuz videoları izlemişizdir zaten.
Süt endüstrisinde ise inekler suni yollarla, istekleri dışında hamile bırakılır. Buzağılar doğduğu gibi, hiç beklemeden anneden ayrılır; her ne kadar anne yavrusunu takip etmek istese de edemez, sadece bağırmakla yetinir. Yavruya hiç süt içirilmez, çünkü önemli olan sütün şişelenip insanlara dağıtılmasıdır. İçilen her damla süt, bir buzağıdan çalınmış süttür.
Süt vermeye başlayan inek antibiyotik ve hormon takviyeleri sayesinde normalde vereceği sütün kat kat fazlasını verir, fakat sütün besin değeri düşer. İneğin memelerine bağlı pompalar sıktığından ve hormon bezleri fazla çalışmaktan dolayı iltihaplanırlar. (Sütte izin verilen iltihap oranlarına bakabilirsiniz. Evet, sütte iltihap vardır ve bu bilinir.) Ömrü ortalama 20 yıl olan bir inek, 4-5 yılın sonunda süt verimi azaldığı için kesime yollanır.
Süt verdikleri bu 4-5 yılda da neredeyse hareket edemeyecekleri kadar kalabalık yerlerde, kapalı alanda kalırlar. Reklamlardaki gibi kırlarda koşup eğlenmezler.
Abarttığımı düşünüyorsanız kendi araştırmanızı yapabilirsiniz. Yukarıda yazdıklarım her zamanki süt üretim prosedürüdür.
İnsanların süt içmemesi gerektiğine ait her türlü bilgiyi de yine araştırarak kolayca bulabilirsiniz. Zira insan başka bir hayvanın sütünü içen tek canlıdır.
Ayrıca yumurta endüstrisini de araştırmanızı tavsiye ederim. Yumurtaların üretildiği fabrikaları gördünüz mü hiç?
Merhaba GIA ben de çiğ besinle beslenmeye başlayalı 2 gün oldu sanırım.. 2 gündür sadece salata türevleri birşeyler ve meyve yiyorum. Ama annem biraz köstek oluyor. Aç oturma şundan da ye, bu da sebze yemeği (pişmiş) bundan bişey olmaz falan gibi ısrarları oluyor… bir de blenderı annem ceviz çekerken yakmış.. :)) evde sadece mikser ve katı meyve sıkacağı var. yani smoothie yapamıyorum bana acilen güzel bir blender lazım :) iş yerinde ne yiyeceğim öğlen yemeklerinde ne yapacağım hiç bilmiyorum.. İnş. bırakmadan bir süre devam ederim.. yarın bir alışverişe çıkmam şart.. bir de aklıma uyku konusu takıldı. hafta içi sabah 6 gibi uyanıp gece 12-1 gibi uyuyorum uykusuzluk gibi bişey olması beni çok yorar gibi geliyo… Neden bu kadar ısrarcıyım bu konuda bilmiyorum ama yemek yapmayı hiç sevmiyorum bana aparatif besleyici ve kolay bişeyler lazım.. ufff nasıl olacak bilmiyorum… :)
Arzu bu iş bir hazırlık gerektiriyor. Hazrılıksız giriirsen, salata ve muzla kalıyorsun ortada:) Zaten en zor kısmı da bu. Sırf salata yiyerek çok devam edemezsin, bayılır kalırsın. İyi birşey yapayım derken, sağlığını bozma. Biraz çiğ fındık-badem al, çiğ yiyebileceğin sebzeleri düşün (mesela havuç, karnabahar), onlardan taşı yanında. 1 hafta belki %100 çiğ yaparsın, detoks gibi olur; ama sınra annenin pişirdiği sebze yemeklerinden de biraz yersin. %100 çiğ beslenmek, çok az kişinin uzun vadede devam ettirebileceği birşey. %50 ve üstünde tutmak bile büyük faydasını görebileceğin bir hedef. Her öğünün yarısı, çiğ olacakmış gibi ayarlayarak başlayabilirsin.