Tijen‘in davetiyle, Iglo ürünleriyle yemek pişirmek için Fenerbahçe’deki Hobimle Mutluyum Lezzet Okulu‘na gittim. Gece boyunca bir sürü Iglo ürününü deneme fırsatı bulmakla kalmayıp, bayağı bir sohbet etme imkanı da bulduk. Genel manada, çok eğlenceli bir gece oldu benim için; düzenleyenler sağolsunlar.
Iglo ile ilk tanışmam pek de hoş olmamıştı. Formuna dikkat eden bir arkadaşımın büyük tavsiyeleriyle, küçük paketlerde satılan karışık sebzelerden almıştım. Paket halinde mikrodalgaya koyup, sade bir halde yemiştim; daha doğrusu yemeye çalışmıştım. Ama pek de lezzetli bulmamıştım açıkçası. Dün gece, aynı sebzeleri milföy böreğin içinde kullandık; tabii işin içine milföy girince işin çehresi hemen değişti: )
Önce haşlanmış karidesleri, küp küp doğranmış avokado, mango, kırmızı-sarı biber, ananas, limon suyu ile karıştırıp, bir ön yemek hazırladık. Bizim için karışık bir lezzet tabii, ama hiç fena sayılmazdı. Ardından, Iglo karışık sebzeleri, Iglo somon fileto dilimleri ile karıştırıp milföylerin arasına koyduk. Sebzeli ve somonlu böreklerimiz oldu. Milföylerin çok kabaracağını söylemişlerdi; gerçekten de son derece pofidik pofidik börekler oldu. Milföy hamurunu gayet başarılı buldum.
Ben somonun gerçek tadını anlayabilmek için, tek başına pişirmeyi talep ettim; çünkü Iglo somon ile Norveç somon arasında çok fiyat farkı bulunuyor. İkisinin farkını çok merak ettim. Şeflerimiz beni kırmadı, fırına bir dilim somon atıverdiler. Öncelikle tipleri, bizim sürekli aldığımız pembe Norveç somonlarına pek benzemiyor. Bizim somonlar daha açık pembe, kılçıkları var, daha şişman ve görünümleri bile sulu. Iglo somon daha koyu pembe, daha ince ve daha az sulu. Örneğin, bizim pembe somonlara yağ eklerseniz yiyemezsiniz yağdan; ama Iglo somon hiç yağlı değil. Hatta yağ eklemek mutlaka gerekli bence. Peki dedim, Omega 3 bunun yağında; o zaman Omega 3 oranı da az olmuyor mu? Olmuyormuş. Bu somonlar açık denizde özgürce yüzdükleri için, yağ oranları da daha az oluyormuş. Çiftlikteki hayvanlarda daha fazla yağ oluyormuş (bilgisayar başındaki bloggerlar misali); ama o yağ daha kaliteli diye bir durum yokmuş. Kısacası, Iglo somonda da benzer oranda Omega 3 varmış. Katkısız, kılçıksız, çok taze bir balık dilimi aslında; çocuğunuza yedirdiğinizde içinizi rahatlatacak cinsten.
Ben sanırım en çok karidesi sevdim. Karidesle ilgili önemli ipuçları var:
– Karidesi haşlamak istiyorsanız, kaynamış suya donuk haliyle atmayacaksınız. Önce sıcak suya batırıp çözüp, öyle kaynar suya atacaksınız. Aksi halde, karides sertleşirmiş.
– Güveç yaparken, karidesleri son 5-6 dakika atacaksınız, mantarlarla birlikte. Karidesi çok pişirirseniz, sertleşirmiş.
Benim daha önce 250 gram diye aldığım karidesler, piştikten sonra bir avuç kalıyorlardı. Meğer onlar şişirildiği için, asıl hacimlerinden büyük gözüküyorlarmış. İglo karidesler pişince küçülmediler; tombik tombik kaldılar. Bir daha karides alırken İglo tercih edeceğim.
Bir de Alaska mezgiti ile köfte yaptık. Mezgit parçalarını ince ince doğrayıp, biraz kuru soğan, baharatlar, biraz galeta unu, maydonoz ve zeytinyağı ile yoğurduk. Yumurta ve galeta ununa bulayıp, fırında pişirdik. Hem diyet için uygun, hem de değişik bir balık çeşidi oldu.
Bir de gecemizde, karidesli bir bamya sote vardı. Onun içindeki karidesler kadar, bamyalar da süperdi! Ama onu kaçırdım, acaba İglo’nun ürünü müydü, yoksa İglo’nun gelecekte çıkacak bir ürünü mü, yoksa taze bamya mı? Eğer İglo ise, bamyası da favorim!
Bir deeeeee, çok güzel patates garnitürler vardı. Adı prenses patatesmiş. Onları da, benim somon filetomla birlikte fırına attık. Üzerine ne bir baharat, ne bir zeytinyağı sürerek. Öyle güzel oldular ki… Tam et yemeği yanında ikram etmelik, hele de misafirlere. Bir de üzerine hafifçe zeytinyağı sürülse, tadından yenmez:)
İglo’nun karidesleri gerçekten çok güzel, karides yediğinizi anlıyorsunuz tombik tombik kalıyor çözüldüğünde dahi. tarifler muhteşem görünüyor, denizden ne çıksa yerim tarzında biri olarak hepsini deneyeceğim :)
Canım çok ama çok güzel anlatmışsın. Özelllikle Bilgisayar başındaki bloggerlar cümlene bayıldım.
Davetimize geldiğin için çok teşekkür ederiz canım. Sevgili Aylin ile beraber tatlı sohbetin ve güler yüzünle etkinliğimize renk kattın canım.
Umarım yine birarada böylesine güzel paylaşımlarda bulunuruz…
Çok öpüyorum seni canım
Kucak dolusu sevgiler
harika mamalar yapmışsınız ellerinize sağlık afiyetbalşeker olsun
sevgiler
Merhabalar, sitenizi tesadüfen buldum ama çok beğendim. Bundan sonra takılacağım yemek siteleri arasında :) İglo’yu reklamlardan duydum ben de ama denemedim hiç. Düşünmemiştim de denemeyi. Ama şimdi blogunuzda okuyunca denemem gerektiğini düşündüm. Ürünleri sağlıklı anlaşılan, zararlı bir yanı yok. Birazdan sizin tarifiniz olan bezelyeli patates salatasını deneyeceğim :) iyi bloglar :)
Hoşgeldin Çağla:)
İglo ürünlerinin zararlı tarafı yok diyemem, bu kadar iddialı olacak kadar fazla tanımıyorum. Sade ürünleri (bezelye, karides, somon, ıspanak gibi) çok daha fazla içime sinerek yiyorum, ama tavuk nugget’ları, kievskileri gibi işlenmiş ürünleri konusunda birşey diyemeyeceğim. Sonuç itibariyle işlenmiş ürünler onlar, belki kötünün iyisi olabilirler. Mutlaka içindekiler kısmına bakılarak alınmalı.