Antakya Gezi Notları -1

, GIA

Hatay’ın tarihiyle ilgili çok birşey yazmayacağım; o bilgileri her yerde bulabilirsiniz. Ben gezmek için gidenlere yönelik biraz pratik bilgi derlemeyi istedim. Gitmeden önce araştırdım, aradığım gibi ayrıntılı birşey bulamadım. Eh yine iş başa düştü. Daha önce New York için ayrıntılı gezi notları hazırlamıştım. Onlar Kırmızı Baykuş‘ta bulunuyor. Bu sefer, sizin de ilginizi çekebilir diye, tüm gezi notlarını burada yayınlamaya karar verdim. Öncelikle şunu hemen söyleyeyim, ben bir turist gözüyle anlatıyorum. Tabii ki, Antakya yerlilerinin söyleyeceği, düzelteceği tonla şey vardır. Onlardan da katkılarını bekliyorum.

Antakya, Hatay ilinin merkez ilçesi ve Türkiye’nin en güneyindeki il. Antakya’nın ortasından Asi Nehri geçiyor. Yaşayan halk çok çeşitli; farklı dinden farklı ırktan insanlar, son derece yakın bir şekilde içiçe yaşıyorlar. Birbirlerine karşı saygılılar, dolayısıyla birbirlerine karışmıyorlar. Antakya’nın bu açıdan rahat bir şehir olduğunu söyleyebiliriz. Daha uçaktayken bölgenin çok yeşil olduğunu gördüm; ayrıca gördüğüm heryer dümdüzdü. Tam yürümelik veya bisiklete binmelik. Antakya’da, hemen hemen heryer yürüme mesafesinde, ama söylenen şey yürümesini pek sevmedikleri ve herkesin arabasının olduğu. Gereğinden fazla varmış. Gerçekten de havaalanından gelirken sıra sıra tüm markaların servislerini görüyorsunuz. Havaalanından şehir merkezine gelmek için Havaş’ı kullanabilirsiniz. İnen uçakların saatlerine göre ayarlamışlar. Ücreti 9 TL. Yaklaşık 30-35 dakika sürüyor. Dönüşte de, uçak saatinden 2 saat önce arıyorsunuz; sizi indiğiniz yerden alıyorlar.

Size ilk önerim, Atatürk Caddesi üzerindeki, Muammer Ürgen Alanı’nda (Kocaman bir göbek, bir tarafı park, bir tarafında Harika Künefe var.) Turizm Danışma Ofisi‘ne uğramanız. Zaten her yerde oklar da var. Oradaki tatlı bir kız, size harita üzerinde herşeyi anlatıyor; broşürler veriyor.

İlk görülmesi gereken yer çok önemli bir müze: Hatay Arkeoloji Müzesi. Köprü denilen bir meydan var, zaten şehrin turistler için merkezi orası. Tam o göbekte yer alıyor müze. Dünyanın en büyük 2. mozaik müzesi ( en büyüğü Tunus’ta). Giriş 8 TL. Ama Müze Kart‘ınız varsa bedava tabii. Müze Kart’ın ücreti 20 TL ve bu kartla, bir sene boyunca Kültür Bakanlığı’na bağlı tüm müzelere bedava girebiliyorsunuz. Bizim vardı. Bence mutlaka alın. Hatta verdiğiniz paranın hakını vermeyi amaç edinerek, bahaneyle müze gezersiniz. Zaten 2-3 müzede parasını çıkarıyor. Müze çok etkileyici gerçekten. Mozaikler zaten öyle de, ben daha ziyade bulunan kap-kacaklar, vazolar, taraklar, kadınların taktığı küpeler, kolyelerden etkilendim. M.S. 2. ve 3. asırda, yani bundan yaklaşık 1700 sene önce yapılan şeyler insanın ağzını açık bırakıyor. Bugün Paşabahçe Butik’te bakıp, ağzımın sularının aktığı parçaların orijinalleri orada. Paşabahçe’nin gerçek ürünlerden etkilendiğini bizzat görmüş oldum. O ne işçilik, o ne estetik, o ne zevk. İnsanoğlunun sanatta kesinlikle geriye gittiğine inandık. Eskiden bir heykeltraş, belki de birden fazlası, mesela bir lahit yapmak için 15 sene çalışırmış. Oysa günümüzde bu mümkün değil. O heykeltraşın para kazanması lazım, kimse ona 15 sene boyunca o lahitle uğraştığı için para vermez. Ayrıca, çevrede kısa sürede çok para kazanan insanların sayısının ve toplumda gördükleri itibarın artması, sanatçıların da şevkini kırıyor olmalı. Aslında ne acı! Sanat bile fast food olma yolunda bir bakıma. Neyse, ben pek bilgim olmayan konularda çok yorum yapmayayım, sonra kızarlar:)

Fakat bir çift laf daha etmek isterim: Biz müzede olduğumuz sürede, beş ayrı çocuk 1500 yıllık bir höyüğün kapısı için yapılan taştan bir aslanın üzerinde oyun oynadı. Ağzına ellerini sokup, dişlerini zorluyorlardı. Ayrıca bu duvarlardaki mozaiklerin hiçbirinin üzerinde bir koruma yoktu. Bir de lahit var, bahsettiğim oya gibi işlenen lahit. Onun da çevresinde çocuklar koşturuyor ve dönerlerken atların bacaklarından falan destek alıyorlardı. Anne babalar da ağızlarını açıp, çocuklarını uyarmıyorlardı. O bacağın kopması an meselesi, zaten bir parça yapıştırılmış gibi. Ben yurtdışında da müze gezdim. Her biri incecik camla korunuyor böyle eserlerin. Bence ivediyetle, hem her bir mozaiğin üzeri, hem de ortada duran her bir eserin çevresi mat bir camla kaplanmalı. Bu kadar önemli eserlerin, bu kadar elimizin altında olması hiç doğru değil.

Gidilmesi gereken bir başka yer, St. Pierre (St. Peter’s) Kilisesi. Antakya’nın merkezinde, kayaların içine oyulmuş bir mağara aslında. Yürüyerek de gidebilirsiniz, hafif bir yokuşu var. Hıristiyanlar için çok önemliymiş, çünkü dünyanın ilk kiliselerinden biri sayılıyormuş. Bazen ayin, nikah, vaftiz gibi törenler de yapılıyormuş. St. Pierre kilisesi 1983 yılında Hıristiyanlar için hac yeri olarak ilan edilmiş. Bu da Antakya turizmine fayda sağlamış tabii. Her yıl 29 Haziran’da din adamları ve kalabalık bir cemaatin katıldığı bir ayin düzenleniyormuş. Gelen çok oluyormuş. Benim gitmeden önce, ismi ve önemi dışında bir bilgim yoktu ve yarım gün ayırmıştım bu kiliseye. Oysa ziyaret sadece 10 dakika sürdü:) Giriş 8 TL. (Müze Kart sağolsun dedik yine.) Biraz tepede olduğu için, bahçesinden bütün Antakya’ya bir bakış atabiliyorsunuz.

Yine özel bir yer Habib-ı Neccar Camii. Bu camiinin hikayesi de çok ilginç. Camiye ismini veren Habib-ı Neccar, Hz. İsa’nın havarilerine ilk inanan ve bu uğurda can veren bir Ankatyalı.  Müslümanlarca da bir evliya olarak kabul görüyormuş. M.S. 40 yıllarında yaşamış. Bu yapı, Anadolu’daki ilk cami olarak biliniyor. İlk başta Roma tapınağıymış. O zamanlar putlara tapılıyormuş bildiğim kadarıyla. Sonra kilise olmuş, sonra cami olmuş. Arada yine kilise olup, yine cami olmuş diye anlattılar. İçeride Hz. İsa’nın havarilerinden Yunus ve Yahya’nın ve Habib-ı Neccar’ın türbesi var. Yani anlayacağınız, adeta dinler arası hoşgörünün ve dayanışmanın bir simgesi. Biz gittiğimizde Cuma namazı için hazırlanıyorlardı, içeriyi gezmedim.

Bunlar dışında, Antakya’da dinlerin kaynaşmasını gösteren bir mekan daha var. Habib-ı Neccar’ın yakınlarında bir bölgede, bir Ortodoks Kilisesi, bir Katolik Kilisesi, bir Protestan Kilisesi ve bir Ortodoks Kilisesi yer alıyor. Bunları da görebilirsiniz. Yukarıdaki resimde Ortodoks Kilisesi’nin fotoğrafladım.

Antakya ile ilgili diğer gezi notları:

Antakya Gezi Notları – 1
Antakya Gezi Notları – 2
Antakya’da neler yenilebilir? – 1
Antakya Gezi Notları – 3
Antakya’da neler yenilebilir? – 2
Hatay’da Harbiye şelaleleri
Künefe Dosyası
Antakya’da HATAŞ ürünleri

Pin It

9 yorum

  • Gezdiğiniz yerler bu kadarı ile kısıtlı kaldıysa eğer görmediğiniz çok şey var sanırım. Yani bir kere en bilineninden diyebilirim ki Harbiye…

    Eminim gelipte gördüğünüz ancak dile getirmediğiniz harika yerler vardır.

    Bu yorumumla belki size anlatmadıklarınızıda yazdırabilirim :)

  • Sabredin, sabrediiiiiiiin:) Daha neler var neler…. Yavaş yavaş gelecek.

  • Sabırsırzlıkla bekliyorum bakalım eksik yerler kalmışmı gezmediğiniz ya da sizin gezipte benim bilmediğim :)

    Aklımdayken belirteyim, öncelikle bu konudan ötürü değil bilinsin; tarafıma çok harika fikirler katan, arayıpta bulamadıklarım hakkında yol gösteren blogunuza BÖ2010 oyumu verdim…

    Başarılar…

  • Çok çok teşekkür ederim:) Zaten 2 gün süre kaldı oyların son verme gününe; bir kere daha hatırlatacağım bugün, belki sizin gibi birkaç kişi daha çıkar…

  • selam
    sitenizle yeni tanıştım neden daha önce görmemişim diye hayıflandım doğrusu harika tarifleriniz var elinize sağlık ayrıca çok güzel bilgiler de var sizi izlemeye aldım daha sık gelicem sevgiler

  • YÜZEYSEL OLMUŞ BİRAZ AMA GENEDE GÜZEL YAZILARIN. AYRINTIYA ÇOK FAZLA GİRMEDEN GEZMİŞSİN.

  • Eh, 4-5 günde bu kadarcık oluyor:)

  • haçlı bina fotoğrafınız orodoks kisesi deyil, Protestan kilisesi.Samandağını görmemişsiniz

    herhalde. Beşikli mezar mağaraları,Titus tüneli,Sen Simon manastırı,tek Ermeni köyü VAKIFLI

    zihinde iz bırakan yerler

  • Ben bu yazıyı çok beğendim ve ödevimden 100 aldım. Çok sağolun kim yazdıysa ellerine sağlık
    :)))))))))))))))
    :DDDDDDDDDDDDDDDDD

Bir cevap yazın

(E-posta adresiniz yayımlanmayacaktır.)

/>

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Günün Önerisi: Sebzeli Lazanya

Popüler Yazılar

Mooncake (Ay Pastası)
Evde tel şehriye yoksa???
Sarı Patlıcanlar
Tavuklu Erişte tarifi
Un Helvası tarifi
Krema tarifi
Lohusa Şerbeti Tarifi
İrmik Helvası tarifi
Evde margarita nasıl yapılır?
Starbucks'taki müthiş kek!

Bloga e-posta ile abone ol

Bu bloga abone olmak ve e-posta ile bildirimler almak için e-posta adresinizi girin.

Diğer 762 aboneye katılın